Popüler Yayınlar

7 Mart 2012 Çarşamba

Newton'un Enerjinin Korunumu Yasası İş hayatında da Geçerlimi?

          "Evrendeki toplam enerji sabittir. Evrendeki tüm, toplam momentumda sabittir". Newton yukarıdaki formül ve kavramları düzenleyerek klasik fizik için bir temel atmıştır. Bu aradada Leibniz ile aynı zamanda Diferasiyel matematik kuramını keşfetmiştir. Bu temel fizik kuramı aynı zamanda , Galileo ve Keepler ‘in çalışmalarınıda birleştirmiştir.
 1.yasa; F=0 için   Dp/Dt  = 0  veya tersi.Bir cismin momentumu değişmiyorsa , hiçbir kuvvet  
              etkilemiyor demektir.Yada bir cismin momentumunu değiştirmek
              (haraket enerjisi kazandırmak ) için ona kuvvet uygulamalısınız.
2.yasa;    F = Dp/Dt  . 1. Yasanın devamı :  bir cisme bir kuvvet etkirse momentumu değişir
3.yasa ;  etki = tepki  Evrenin düzeninin bozulmaması için her kuvvete zıt bir kuvvet vardır.
Görecelik kuramını gözardı edersek; Kuvvet uygulayarak zaman içinde oluştuduğumuz hız değişikliğini ;  a = ivme, m = kütle , F = kuvvet 
Dv /Dt  = a  ivme olarak adlandırırız ve ünlü F = m . a  bilinen formülüne ulaşırız.                               
                                                                                    
              Topu havaya atan bir çocuk enerjiyi nasıl korur? Topun fırlaması için çocuğun kolundaki enerji kullanılır. Bu enerji yediği besinlerden çocuğa geçmiştir. Besinlere enerji toprak & sudan burayada güneşten gelmiştir. Top havada ilerlerken havadaki atomları itip aralayarak iş yapar ve enerjisinin birazını havaya verir. Yere düşen top yuvarlanıp durur. Durmanın nedeni sürtünme veya yerdeki otları eğmek için yapılan işdir.
            Bu temel aksiyom iş hayatındada işler. Bir şey elde etmek istiyorsanız bir şey vermeniz gerekecektir, aksi halde toplam enerji korunumunu bozmuş olursunuz!  Verdiğiniz veya vermediğiniz tepkiler mutlaka size geri dönecek , yaptığınız her eylemin bir etkisi olacaktır.  Bu toplan enerjinin korunumu için gereklidir. Unutmayın tepki size ulaşmasa da mevcuttur sadece farklı bir şekle dönüşmüştür. Bunun başarı, artı değer, mutluluk, sevinç ve memnuniyet olmasını umun yoksa başarısızlık, öfke, kırgınlık veya mutsuzluk olacaktır.
1. ve 3. yasa bize çok basit bir şey söyler; Hiç bir şey yapmayarak Mevcut durumunuzu değiştiremezsiniz. Ayrıca değiştirmek veya sürdürmek istediğimiz şey nekadar büyük veya değerli ise o kadar fazla  emek harcamanız gerekecektir.

Maslow Haklımı ?

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi kuramını hepimiz biliriz. Maslow insan ihtiyaçlarını önceliklere göre sıralamış,  bunların en alt basamaktan başlayarak yukarıya doğru karşılanabileceğini öne sürmüştür;
İlk sıradaki fizyolojik gereksinimler, yeme, uyuma, soluma, barınma ve cinsel güdüler gibi temel ihtiyaçları kapsar. Alt ben-id ile tanımlayabileceğimiz içgüdülerimizle yönetilir. Güvenlik gereksinimleri, can güvenliğini korumaya yönelik ihtiyaçlardır. Tıpkı fizyolojik gereksinimler gibi içgüdüsel olarak karşılanmaya çalışılırlar. Bu iki grup biyolojik olarak türün devamını sağlayan temel gereksinimlerdir.  
3. sırada sevgi ve aidiyet ihtiyacı gelir. Sevme, sevilme ve bir gruba mensup olma türündeki bu ihtiyaçlar toplumsallaşma neticesinde gelişir. Saygı veya değer verilme gereksinimi, sevgi ihtiyacının bir üstünde yer alır. Tanınma, sosyal statü sahibi olma, başarı elde etme, takdir edilme gibi ihtiyaçları kapsar. Toplum içi ilişkilerde, süper ego etkisi ile oluşur. Son basamak kendini gerçekleştirme gereksinimidir. Alt kategorilerdeki ihtiyaçlarını karşılayan birey, idealleri gerçekleştirme ihtiyacı duyar. Son basamak hayatı anlamlaştırma, varoluş gerçeğinin farkına varma, kendini ve dünyayı daha iyi yapma çabasıdır.
Bireyin ihtiyaçlarını karşılama seviyesi, sosyal statü ve ekonomik düzeyinden bağımsızdır. Kişi zengin bile olsa mal varlığını koruma odaklı yaşayabilir, aslında hala güven basamağındadır. Yüzlerce kişiyi yöneten, iş hayatında başarılı olmuş yöneticiler henüz değerli olma veya sevgi görme basamağında kalabilir. Gerçekleştirdikleri iş başarıları onları değerli ve sevilen kişi yapmaya yetmediği için tüm enerjilerini beğenilmek, onaylanmak ve sevgi kazanmak üzerine kurabilirler. Başarılı sporcular, ünlü sanatçılar, parlak bilim adamları, güçlü politikacılar, ihtiyaçlar piramidinin alt basamaklarında kalmış olabilir. Sahip oldukları entelektüel, ekonomik, sosyal ve politik güç, çevreye verdikleri zararı katlayarak artırabilir. Bunun yanında ekonomik bakımdan göreli olarak alt seviyede veya toplumun orta sınıflarında yer alan bir birey, tüm ihtiyaç basamaklarını atlayıp kendini gerçekleştirme aşamasında olabilir. Guru, usta, dini önder ve dahi’lerin materyalist değerlerden uzak kişiler olmaları sürpriz değildir.
30,000 usd yıllık gelir sizi dünya ekonomi liginde ilk %1’e sokar. 4 mevsim yaşamak, 150 gün güneş görmek, musluktan her an su almak, et tüketebilmek insanoğlu için ayrıcalıktır. Ancak sevilmek ve kendini değerli hissetme ihtiyacını aşamamış insanlar için ev, araba, güzel kadın veya yakışıklı erkekler, estetik ürünleri, sayıların çokluğu ile ifade edilen sosyal medya arkadaşları hiçbir zaman yetişmeyecektir. Sahip olunan her varlık, kazanıldığı sanılan her sevgi, yeni bir ihtiyacı doğuracaktır. Çünkü radikal sorun olan varoluş farkındalığı, kendine güven eksikliği ve hayatı kendi eline almamış olmanın acısıdır.
İhtiyaçlar basamağının altında elektrik faturasını ödemeyi, karnını doyurmayı, hayatta kalmayı düşünen insan, fakirlik ve açlık ile tanımlanabilir. Kaybedecek hiç bir şeyi olmayan bu grup toplum için tehlikelidir, içinde bulunduğu şartlar onu suç ve şiddete yaklaştırır. Temel ekonomik ihtiyaçlarını karşılamış ancak sevgi, saygı, onanma ve kendine güven ihtiyacı içinde olan bir grup daha vardır. Bu sınıf da toplum için en az ilki kadar tehlikelidir. Her iki grup da aşamadığı sorunlardan ve kendilerini yöneten dış etmenlerden dolayı kendilerine odaklıdırlar. Dış dünya ile sağlıklı ilişki kuramaz vermekte ve doğal olmakta zorluk çekerler. Yaşadıkları veya gizledikleri ihtiyaçlar nedeni ile duydukları iç huzursuzluğunu maskeler veya şiddet ile kapatmaya çalışırlar.