Bir kişinin
kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla
bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması,
hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecine empati adı verilir. Her birey kendisini ve
çevresini, kendisine özgü subjektif biçimde algılar. Empati kurmak isteyen
kişinin bu öznel dünyasına girebilmek gereklidir. Kişilerin psikolojik
hassasiyetleri, rol ve maskeleri olabilir. Karşımızdaki kişinin yerine geçip empati
kurduğumuzda, o kişinin dünyasında kısa bir süre kalmalı daha sonra kendi alanımıza
geçebilmeliyiz. Aksi halde empati yerini sempati veya özdeşliğe bırakabilir.
Karşımızdakilerin
yalnız duygu ve düşüncelerini anlamak yeterli değildir. Empatinin bilişsel olarak
anlamak ve duygusal olarak hissetmek bileşenleri vardır. Buna güdüsel
(motivasyonel) bileşenleri ekleyen görüşler de mevcuttur. Karşımızdaki
kişinin duygularını ve düşüncelerini tam olarak anlamak yeterli değildir. Anlayışın
karşıdaki kişiye iletilmesi ve ifade edilmesi empati sürecinin son adımıdır. Araştırmacılar,
insanların zihinlerinde kurdukları empatiyle, karşılarındaki kişiye ilettikleri
empati arasında farklılık olduğunu belirtmektedirler.
Sağlıklı
yürütülen bir empati süreci çoğunlukla yardım etme ve paylaşma ile sonuçlanır.
Sosyal hayatta veya iş hayatında sorunları aşabilmek ve işbirliğini kurmak için
empati vazgeçilmez bir enstürmandır. Farklılıklardan kaynaklanan kesinti ve gri
alanlar empati ile aydınlatılabilir. Empati sadece kendisiyle empati kurulana
yararı değildir, empatiyi kuran kişi için de önemlidir. Empatik becerileri ve
eğilimler şahsi tatmin, verme hazzının duyumu ve kendine güven konularında
yardımcıdır.
“Onlar”
yaklaşımında tepki veren kişi karşısındakinin sorunlarına odaklanmaz. Sorun
sahibinin duygu ve düşüncelerine dikkat etmez, bunun yanında kendi duygu ve
düşüncelerinden söz etmez. Sorunu dinleyen, sorun sahibine genellikle üçüncü
kişilerin ağzından geri bildirim verir.
“Ben” yaklaşımında empatik tepki veren kişi benmerkezcidir. Kendisine sorununu anlatan kişinin duygu ve düşüncelerine eğilmek yerine, sorunun sahibini eleştirir, ona akıl verir. Kişiyi kendi sorunlarıyla baş başa bırakıp kendinden söz etmekte yaygın bir davranıştır.
“Sen yaklaşımı ile tepki veren bir kişi, olaylara o kişinin bakış açısıyla bakar. Yani kendisine iletilen sorun karşısında, toplumun ya da kendisinin düşüncelerini dile getirmez, doğrudan doğruya karşısındaki kişinin duyguları ve düşünceleri üzerinde odaklaşarak, o kişinin ne düşündüğünü ve hissettiğini anlamaya çalışır.
“Ben” yaklaşımında empatik tepki veren kişi benmerkezcidir. Kendisine sorununu anlatan kişinin duygu ve düşüncelerine eğilmek yerine, sorunun sahibini eleştirir, ona akıl verir. Kişiyi kendi sorunlarıyla baş başa bırakıp kendinden söz etmekte yaygın bir davranıştır.
“Sen yaklaşımı ile tepki veren bir kişi, olaylara o kişinin bakış açısıyla bakar. Yani kendisine iletilen sorun karşısında, toplumun ya da kendisinin düşüncelerini dile getirmez, doğrudan doğruya karşısındaki kişinin duyguları ve düşünceleri üzerinde odaklaşarak, o kişinin ne düşündüğünü ve hissettiğini anlamaya çalışır.
Duygusal zeka, kişisel ve sosyal
yetkinlikler bütünüdür. Kişi kendi varoluşun farkına varır, kendi motive
edebilir ve yönetebilir. Duygusal zeka, empati, liderlik, takım çalışması gibi
sosyal becerileri de bünyesinde taşır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder